Sudan'da artan gerilimin ortasında, ülkenin ordusunu temsil eden General Yaser el-Atta kararlı bir duruş sergiledi: Belirli koşullar yerine getirilmediği sürece önümüzdeki İslami kutsal Ramazan ayı boyunca ateşkes olmayacak.
Bu deklarasyon, Sudan silahlı kuvvetleri ile paramiliter Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasındaki köklü çatışmanın altını çiziyor ve ülkenin siyasi manzarasının karmaşıklığını ortaya koyuyor.
Meselenin özünde ordudan gelen çok önemli bir talep yatıyor: RSF, geçen Mayıs ayında Cidde'de yapılan arabulucu görüşmeler sırasında ortaya konan taahhüte dayanan bir koşul olarak sivil ve kamusal alanlardan çekilmeli. El-Atta'nın gerekli gördüğü bu şart, ordunun önceden belirlenmiş anlaşmaları sürdürme ve çatışmalarla harap olmuş ülkede düzeni yeniden sağlama konusundaki kararlılığının bir örneğidir.
Ordu ile RSF arasındaki çatışma, Sudan'ın sivil yönetime geçişinin gidişatına ilişkin anlaşmazlıkların yol açtığı Nisan 2023'ün ortasında patlak verdi. O zamandan bu yana, çatışmalar ülkeye ağır bir zarar verdi; çok sayıda arazi harap oldu, topluluklar yerlerinden edildi ve altyapı yok oldu. RSF başlangıçta güç kazansa da, son raporlar ordunun özellikle Omdurman gibi bölgelerde stratejik ilerlemeler kaydetmesiyle momentumda potansiyel bir değişim olduğunu gösteriyor.
Ancak barışa giden yol hala zorluklarla dolu. RSF'nin ordunun taleplerine vereceği yanıt belirsizliğini koruyor ve daha önce ateşkes sağlamaya yönelik girişimler, köklü düşmanlıklar ve güç mücadeleleri karşısında başarısızlığa uğradı. Dahası, Sudan'da ortaya çıkan insani kriz, milyonlarca sivilin yerinden edilme, açlık ve yoksunlukla boğuştuğu bir dönemde acil müdahale gerektiriyor.
Aralarında Birleşmiş Milletler ve ABD'nin de bulunduğu uluslararası aktörler şiddeti kınadı ve tüm tarafları barış ve insani yardıma öncelik vermeye çağırdı. Ancak Sudan'da kalıcı bir uzlaşmanın sağlanması, siyasi dinamikler, etnik gerilimler ve insani zorunluluklar arasındaki karmaşık etkileşimin yönetilmesini gerektiriyor.