Salsanın ve dünyayı fetheden birçok ritmin doğduğu yer olan sosyalist Küba bile Güney Kore pop müziğinin işgaline teslim oldu.
Asya ülkesi ile Karayip adasının yanı sıra tamamen farklı dilleri ve kültürleri arasında on üç bin kilometre mesafe var.
Ancak K-pop tutkunlarının dans mekanı “discorea”ya katılan gençler için tüm bu farklılıklar bir anda yok oluyor.
Sanatsal adı 'Ken' olan yirmi dört yaşındaki Francisco Piedra, hiçbir etkinliği kaçırmıyor ve her gün prova yapıyor.
K-pop koreografı olmayı arzuluyor.
“K-pop bana mutluluk verdi, kendim olabileceğim bir dünya verdi. Gülmekten, şarkı söylemekten, dans etmekten ve kendimi gerçekte olduğum gibi ifade etmekten keyif alabiliyorum” dedi.
Kendini adamış hayranlar neredeyse her hafta sonu başkent Havana'da toplanıp hareketlerini gösteriyor ve en sevdikleri K-pop sanatçıları hakkındaki en son dedikoduları paylaşıyorlar.
Küba ve Güney Kore, 1959'daki Küba devriminden sonra kopan diplomatik ilişkileri bu yılın başlarında yeniden kurdu.
Ancak K-Pop adaya yaklaşık dört yıl önce cep telefonları için mobil internet hizmeti nihayet sunulduğunda geldi.
Kendilerine verdikleri isimle K-pop kabilesi, en son K-pop şarkılarından ve dans hareketlerinden haberdar olmak için telefonlarını kullanıyor.
Tania Abreu mesleği elektronik mühendisi ve bu türde uzmanlaşmış Macrocosmos kültürel projesinin lideridir.
K-pop'un yalnızca müziğin kalitesinden dolayı değil, aynı zamanda şarkıların Küba'da yaygın olan sosyal konulara değinmesi nedeniyle de popüler hale geldiğini söyledi.
“Çocuklar bunun güzel bir müzik olduğunu, çok güzel bir müzik olduğunu, güzel sözlere sahip olduğunu öğrendiklerinde onları indirmeye başladılar ve o dünyayla özdeşleştiler” dedi.
Çoğunlukla gençlerden oluşan bu K-pop hareketine katılanların kesin sayısı yok, ancak birkaç bin kişinin katıldığını ve Havana ve Santiago de Cuba'da çok görünür olduğunu söyledi.
