Garip Görsel Auralar Daha İyi Migren Tedavilerinin Anahtarını Tutabilir


Wired’in haberine göre,

CSD’nin tam olarak neden başladığını kimse bilmiyor. Benzer şekilde migren ağrısını neyin harekete geçirdiğine dair pek çok gizem varlığını sürdürüyor. Geçmiş çalışmalar, migren baş ağrılarının, beyin omurilik sıvısındaki bir şeyin, beyin ile kafatası arasındaki zar katmanları olan yakın meninkslerdeki sinirleri dolaylı olarak harekete geçirmesi sonucu ortaya çıktığını ileri sürmüştü. Sinir bilimci Maiken Nedergaard’ın liderliğindeki Rasmussen’in deneyi, başlangıçta bunu destekleyecek kanıtlar bulmak için yola çıktı, ancak elleri boş çıktı. “Hiçbir şey alamadık” diyor.

Bu yüzden beyin omurilik sıvısına floresan izleyici maddeler enjekte ederek ve farelerin kafataslarını görüntüleyerek farklı bir yaklaşım denediler. İzleyiciler trigeminal sinirin, yani “kafatasının tabanında iki sosis gibi uzanan bu büyük sinir demetlerinin” ucunda yoğunlaştı. Periferik sinir sisteminin ağrı reseptörlerini aktive edebilecekleri bu kısmına ulaşabilen maddeleri bulmanın büyük bir sürpriz olduğunu söylüyor. “Bu yüzden heyecanlandık ve aynı zamanda çok şaşırdık; mesela o noktaya nasıl varıyor?” Bu onları açıklığa, yani beyin omurilik sıvısıyla açık temas halinde olan trigeminal sinirin ucuna götürdü.

Araştırmacılar ayrıca beyin omurilik sıvısından örnek aldılar ve CSD sonrasında yükselen veya düşen 100’den fazla protein buldular; bu da migren ağrısında potansiyel bir rol oynadığını düşündürdü. Artan bir düzine proteinin, migren ilaçları için bilinen bir hedef olan kalsitonin geniyle ilişkili peptit (CGRP) adı verilen protein de dahil olmak üzere duyu sinirlerini aktive edebilen verici maddeler olarak görev yaptığı biliniyor. Rasmussen, bu karışımın arasında onu bulmanın iyi bir işaret olduğunu söylüyor. “Fakat bizim için en ilginç olanı, daha önce tanımlanmayan diğer 11 proteindir” diyor; çünkü bunlar yeni tedavilerin kapısını açabilir.

Hacettepe Üniversitesi’nde auralara ilgi duyan nöroloji profesörü Turgay Dalkara, ihtiyatlı olmak için hala nedenler olduğunu söylüyor. Fare modelleri kullanışlıdır ancak boyut farklılıkları vardır. Kemirgen ve insan kafatasları sorunlu-özellikle de açıklığın bulunduğu bölgeye gelince. “Fareden insana yüzey-hacim oranı çarpıcı biçimde farklı” diyor. Rasmussen’in ekibinin başlangıçta araştırdığı fikrinin (CSD’nin meninkslerdeki sinirleri aktive eden ve hassaslaştıran maddeleri serbest bıraktığı fikri) insanlarda gözlemlenen en iyi desteklenen mekanizma olmaya devam ettiğini ekliyor. Rasmussen’in, beyin omurilik sıvısının sinirlere temas edebileceği daha önce keşfedilmemiş bu noktayla ilgili bulgusu, bu tablonun yerine geçecek değil, ona olası bir ekleme olarak değerlendirilmelidir.

Hadjikhani de aynı fikirde ama yine de soruşturma için daha ileri bir yol bulmanın heyecanını yaşıyor. Doktorlar için, migrenin nasıl çalıştığına dair anlayış eksikliği, migren hastalarına biraz rahatlama sağlayacak doğru ilaç kombinasyonlarını bulmak anlamına geliyor. “Bir tane dene. Bir kombinasyon denersiniz. Birini çıkarırsın,” diyor. “Bir şeyleri neyin tetiklediğini bulmak için Sherlock Holmes olmalısınız.”

Migren ağrılarının bu kadar değişken olması, hiçbir zaman sihirli bir çözümün bulunamayacağı anlamına gelir. Rasmussen, uzun vadede bir bireyin beyin omurilik sıvısındaki değişiklikleri gözlemleyebilmenin bu tahminleri en aza indirebileceğini ve kişiselleştirilmiş çözümlere yol açabileceğini umuyor.

Haber kaynağı: Wired’dan alıntıdır.

AnahtarınıAuralarBeyinBilimDahaGaripGörseliyimigrenSağlıkSinirbilimTedavilerininTutabilir
Comments (0)
Yorum yap